TSF Genel Kurulu 5 Kasım’da Yapılacak.

TSF Genel Kurulu 5 Kasım’da Yapılacak.

31 Ekim 2012 0 Yazar: 9 Eylül Satranç

Genel Kurulda başkanlık için Cengiz Keleş ve Gülkız Tülay yarışacak. Genel Kurul ile ilgili bilgi için:

http://www.tsf.org.tr/kurullar/genel-kurul/6081-secimler-5-kasimda

Adaylardan Cengiz Keleş’le  Özgür Satranç Forum adına Sadullah Eken’in söyleşisi için:

http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3274

S.E: Bilindiği üzere yapılacak seçimlerde oy kullanacak delegelerin bir bölümü satranççı yakını. Bu çerçevede seçim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu seçimde değişen delege özellikleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Satranç dışı delegeler ile yapılacak seçim hakkında görüşleriniz nedir?

C.K: İlginç bir seçim olacak, şu an bir yargıya varamıyorum. Seçimden sonra satranca özel istisna talep ederek satranççıları seçim sistemine dahil etmemiz gerekiyor.

S.E : Sizce Sayın Gülkız TULAY nasıl bir rakip? Delegeler neden sizi seçecekler? Sizi rakibinizden ayıran en önemli farklarınız nelerdir?

C.K: Kişiselleştirmeden, ben karşımda bir ekip görüyorum. Şahsen sohbetimiz olan bir insan, saygı duyuyorum ama TSF yöneticisi yönüne eleştirilerim var. Sonuçta iki rakip ekibiz, centilmenlik sınırları içinde rekabet etmeye devam edeceğiz, seçime kadar. Seçimden sonra oluşacak yönetimin olumlu faaliyetlerini desteklemek ve gerekiyorsa da eleştirmek gerekir, her iki taraf için de bu fikirdeyim.
Türkiye’de satranç 21 yıldır devlet desteği ve bütçesine rağmen kendi kendine gelişiyor. Kullanılan on milyonların faydasını görmüyoruz ki, Olimpiyat, Avrupa Takımlar gibi yarışmalarda aynı yerlerde gezinmemiz bunun kanıtıdır.
Türk satrancının yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. TSF merkezli değil, altyapı ve kulüp merkezli bir yapılanma ve gelişim modeline ihtiyacımız var. İki adayız, rakibim eskiyi temsil ediyor, ben yeniyi, yenilenmeyi. Diğer farklarımızı, üstünlüklerimizi saymaya bile gerek olmadan, sadece bu nedenle bile tercih edilmemiz gerekiyor.
Rakip başkan adayın şahsıyla değil de, ekip olarak kıyaslama yaparsak:
– Satranç bizim ana dilimiz.
– Biz her şeyi yönetmeye çalışmıyor, insanların tercih ve amaçlarına saygı duyuyoruz. Yönetme egosu için değil, sonuç elde etmek için adayız. Bu nedenle yetkimizi paylaşacağız.
– Biz yıllardır Türk satrancının iyi durumda olmadığını görüyor ve söylüyoruz, biz kendimizi ve başkalarını kandırmıyoruz.
– Bizim ekip seçimi kazanmasa da satrancın içinde olacaktır, bu rakiplerimizden kaç kişi kalır sizce?

S.E : Satranç severlerle yaptığım sohbetlerde mevcut yönetime karşı iyi muhalefet edilemediği fikrindeler. Buna katılıyor musunuz? Geriye dönüp baktığınızda öz eleştiri yaparsanız hatalı olduğunuz noktalar var mı?

C.K :Hatalı olduğumuz pek çok nokta vardır elbette. Ancak satrançseverlerin gördüğü kadar, arka planda kalan ve görmedikleri şeyler de var. Ben şahsen 8 yıldır, dik durmuş ve gördüğüm bütün yanlışları tereddütsüz söylemiş olmanın manevi rahatlığı içindeyim. Muhalefetin başarısı “yönetimi devirmek” olarak görülmemeli, söylenenler doğru mu, yanlış mı ona bakmak lazım. Söyleyen bunu çıkarları için mi söylüyor, doğru oldukları için mi? Önemli olan bunlardır. Muhalefeti eleştirme kolaycılığına kaçmayalım, yetkisi olan ve bunu iyi kullanmayan eleştirilir. Yok, eleştireni ve eleştiriyi beğenmiyorsan, kendin çıkacaksın. Çıkmaya ne gerek var, bir şeyler yapılıyor diyenler varsa, şimdilik görmüyorlar, bilmiyorlar demektir. Şu anda eleştirdiğim başkan ve ekibinin büyük bölümü yönetim pozisyonunu kaybettikleri anda uzaklaşırlar, muhalefet bile olmazlar.

S.E : Seçimlerden sonra sizce Sayın Ali Nihat YAZICI TSF’nin neresinde olacak?

C.K: Kendisi satranca nasıl bir katkı koymak istiyorsa, mümkün olan bir yerde olacaktır.

S.E : Çalışma arkadaşlarınızı hangi ölçütlere göre belirlediniz veya belirleyeceksiniz? Ekibinizi ne zaman açıklamayı düşünüyorsunuz?

C.K: Web sitemde bunu duyurmuştum. İşi en iyi yapana veririz, yapmak isteyene de destek oluruz. Önemli olan iyi niyet ve çalışma/başarı azmidir.
Sitedeki isim sayısı yirmiyi geçti, kaç olması lazım sizce? Ekipten kasıt aday listeleriyse, bazı isimleri seçime bir iki gün kala ilan etmeyi düşünüyoruz. Kesin liste seçim sabahı.

S.E: Yaptığınız yurt gezilerinde size en çok hangi sorun yansıtıldı? Bununla ilgili tedbirleriniz neler olacak? Dikkatinizi neler çekti?

C.K: Kulüplerin ve İl Temsilciliklerinin mahrumiyetleri. Bu ikisi ile beraber, okullarda görev yapan antrenör öğretmenler ve üniversite satrancı temel faaliyet alanlarımız olacak.

S.E: Federasyon kurullarından; öne çıkan, Merkez Hakem Kurulu ve Eğitim Kurulunun çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kurullarla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Örneğin MHK’nin hakemler tarafından ve Eğitim Kurulunun antrenörler tarafından seçilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

C.K: MHK de Milli ve üstü seviyede hakemler tarafından seçilmeli ve bir ölçüde bağımsız olmalı. Bunun için de bir seçim taslağı üzerinde düşünüyoruz. Hemen yılbaşında yapma planımız var. Hakemler arasında adil olunması seçim sistemi sayesinde sağlanabilir.
Eğitim Kurulu, müfredat ve eğitim içerikleri ile sınırlanmalı, kitap, yazılım gibi teknik konulara eğilmeli. Antrenörler Kurulu ayrı olmalı, onun seçimi için biraz daha süre var diye düşünüyorum.

S.E: Yönetim sorunlarıyla öne çıkan illerde ne gibi önlemler almayı planlıyorsunuz?

C.K: İl Temsilciliklerinin seçimle gelmesi gerektiğini savunuyoruz. İl seçimlerini, TSF seçiminden daha iyi şekilde yapmayı planlıyoruz. İldeki bütün satranç dinamikleri temsil edilmeli.

S.E: Anaokulları ve İlköğretim Okullarında çocuğu olan veliler, çocuklarına satranç dersi aldırmak konusunda çok istekliler. Ancak satranç antrenörleri şu anda okullarda ders vermek konusunda okul müdürlerinin iki dudağının arasında kalmış durumda. Bu da çocuklarımızın ve gençlerimizin gerçek anlamdaki antrenörlerle çalışabilmesini engelliyor. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol yapmak için girişimleriniz olacak mı?

C.K: Protokol gibi hamlelerin yararı olacaktır ama şu soruyu da kendimize soralım. Biz okulda satranç eğitiminin içini acaba ne kadar doldurduk? Önce bu eğitimini içini doldurmaya başlayacağız, hem içerik, hem de öğretmen-antrenör seviyesinde. Bu arada protokol da yapalım ama insanların bakışını değiştirmeden, işleri kolaylaştırmadan ve cazip hale getirmeden gerçek ilerleme sağlayamayız. Biz protokol ile beraber OKUL LİGİ başlatacağız ki, satrancın içinde okul ve yönetimi temsil edilsin. O zaman daha nitelikli antrenör ihtiyacı da oluşacak ve talep bizi çağıracaktır.
Bu engeli kaldırmanın bir yolu da kulüpleri güçlendirmektir. Okuldan kulübe yolu kurar ve insanları bilgilendirirsek, kulüp ortamında, yani satranççının evinde bu çalışmaları yapabilir, okul satrancını bir adım daha ileri taşıyabiliriz.

S.E: Seçildiğinizde ilk hedefleriniz nelerdir? Seçimi kazandığınızda yapacağınız önemli işler nelerdir? Doğudaki illerimiz için projeleriniz var mı?

C.K: Bunu da web sitemideki ACEP2013 başlığı altında özetlemiştik. Acil Eylem Planında şimdilik 10 başlık var. Başkanın önemli faaliyetlerinden birisi de, devlet ricali karşısında İl Temsilcisi ve ekibi ile beraber resim vermek olacak. Bu sayede yerelde çalışan arkadaşlarımızın işlerinin kolaylaşmasına, yer tahsisi gibi önemli konulara çalışacağız. Doğudan, batıya tüm illerde yapılacak. Doğu illeri 21 yıldır federasyonun ilgisini görmemiş, daha küçük çalışmalarla bile tatminkar sonuç alınabilir durumda.

S.E: TSF yönetiminin bu güne dek beğendiğiniz hangi çalışması var?

C.K: Başka bir söyleşide daha sorulmuştu. Aynı cevap: yıllar önce olsa belki, ama özerk olalı bu kadar paranın hakkını veremeyen, başarılı olamayan bir yönetimin beğenilecek bir yanı kalmamıştır. 10 yıl geçtikten sonra, eski belediye başkanını sokakları asfalt attığı için mi beğeneceğiz?

S.E: Sizin yönetiminizde Federasyonun gelir kaynakları neler olacak ve bu kaynaklar nasıl paylaştırılacaktır?

C.K: TSF raporlarında üstü örtülü de olsa gelir kaynakları ve giderleri görülüyor. Üç kalemde ciddi bir fark getirmeyi amaçlıyoruz. Okul Ligi ile artan oyuncu sayısı ve lisans geliri, sponsor gelirleri ve altyapı-gelişim projeleri karşılığında devlet desteği. Yani devletten rutin para akışı haricinde, proje karşılığı destek isteyeceğiz. Doğu illerinde yürütülecek gelişim projeleri bunların arasında olacak.

S.E: Büyük şehirlerde herkesin girip çıkabildiği ve rahatça satranç oynayabildiği satranç merkezleri neden yok? Çözümleriniz nelerdir?

C.K: En azından Başkentte, İstanbul ve İzmir gibi metropollerde, şehrin en merkezinde prestijli merkezler olması Türk satrancının vitrinidir. Buralarda büyükustalar görülmeli, prestijli turnuvalar yapılmalı. Ankara’dan başlayarak federasyon desteği ile ana merkezler açılmasına çalışacağız. Zaten her şehirde, kasabada bir satranç merkezi olması ana politikalarımız arasındadır.

S.E: Turnuvalarımızda hep aynı hakemlerin görev almasıyla ilgili eleştiriler var. Sizin hakemlerle ilgili projeleriniz nelerdir? MHK de yeni bir yapılanmaya gidecek misiniz?

C.K: MHK en az milli seviyedeki hakemler tarafından yapılacak seçim sonucuna göre belirlenecek. Yani hakemler arasında belli bir desteği olmayan, benimsenmeyen hakemleri artık MHK üyesi olarak göremeyeceksiniz. Tabana dayanan, tabanı görmek zorundadır.

S.E: Mevcut yönetime göre Türk satrancı çok ileri seviyelerde. Olimpiyatlarda alınan 42.’lik sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun paralelinde, Avrupa Şampiyonası’nda da 38 takım içinden 34. olabildik, sizce bu başarı mıdır? Siz başkan olursanız bir hedef belirlediniz mi? Sizce Dünya satrancı içerisinde biz neredeyiz?

C.K: Devlet para vermiyorken de (1991 öncesi) Olimpiyat derecelerimiz böyleydi, Yazıcı öncesi de böyle, şimdi iki GM ithal edilmiş, yine böyle. 2011 Avrupa Takımlarda neredeyse sonuncu olmuşuz.
Lisans konusunda sitemize yeni bir yorum ekledim. Lisans sayılarımız kof ve pasif. Hangi başarı?
Türkiye’nin dünyadaki yeri ilk 10 olmalı. Altyapı ve eğitim üzerine sahici adımlar atılmadığı için önümüzdeki dört yılda bunu gerçekleştiremeyiz. Elden gelenin en iyisi yapılacak. En azından oyuncularla davalık olmayacağımız için bundan daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz. Bizden sonraki dört yılın yönetimi çok şanslı olacak.

S.E: Başkan seçilirseniz forumlarda mı yazacaksınız, yoksa TSF’de bir köşeniz mi olacak mı?

C.K: TSF, Devletin satranç yüzü, şubesidir. O ciddiyeti kavramak ve yazıları, hitapları da o ciddiyetle sunmak gerekir. Böyle olmayacağını göreceksiniz. Bilgilendirme amacıyla köşeyi kullanırım ama forumda da yazmaya devam ederim diye düşünüyorum.

S.E: Sayın Ali Nihat YAZICI’ nın döneminin size göre en büyük başarısı ve başarısızlığı nedir? Ve “Ben başkan olsaydım daha iyi yapardım” dediğiniz projeleriniz var mı?

C.K: 2004 yılına kadar pek çok ilk yapıldı, sporcularımızın ve satranç emekçilerinin dünyaya açılmasını, psikolojik bariyerlerin kırılmasını sağladı. Meğer sadece ilkleri yapabilir, gerisini getiremezmiş. Planlı ve bütünlük içinde çalışmayı, vizyon sahibi olmayı, kapsayıcı/bütünleştirici liderliği başamadı. Bunu başaramadığı için 8 yıllık özerklik dönemi ziyan edildi. Ana vizyonu kendisinin ECU Başkanı veya FIDE tepe yönetici olması.
Ben farklı ne yapacağım? Bunu göstermek için dört yıla ihtiyacım var.[i]

S.E: Sayın Ali Nihat YAZICI, Gülkız TULAY’ın delegelerden aldığı imza sayısının 110 olduğunu açıkladı. Sizin topladığınız imza sayısı nedir?

C.K: Dün, 31 Ekim Çarşamba günü imza dosyaları Bakanlık binasında bir daire başkanı yönetiminde açıldı. Aşağıdaki fotoğraf bu çalışmanın anısıdır. Gülkız hanım 108, biz ise 32 imza beyan ettik. 5 imza mükerrer çıktı ve karşılıklı iptal edildi. Gerekli imza sayısı 25 idi.
Sayısını söyleyip yeni bir tartışma başlatmak istemem, mükerrer olduğunu bilerek aldığım ve bu nedenle teslim etmediğim imzalar da var. Bir yönetim açık imza istiyorsa herhalde kötü olmayalım diye neredeyse her kulüp verir, vermem diyenler de var tabii ki. Ama ne için imza verdiğini bilmeyenler, tek aday olduğu bilgisi üzerine imza verenler, kulüp yönetiminin, kaptanının haberi olmadan imza verenler gibi pek çok durum var ve bunlardan benim öğrendiklerim yirmiden fazla.
İmza konusunun konulmasında bir mantık var ama sakıncaları da beraberinde getiriyor. Uygulamanın iyileştirilmesini talep edeceğiz. Şu andaki haliyle sadece TSF değil, bir çok federasyon mümkün olan herkesten imza alıp, rakip çıkmasını engelleme yoluna gitti. Bazı federasyonlarda başarılı oldu.
Rakip ekibi tebrik ediyorum, delege isimlerini bizden önce öğrenmeleri, iletişim bilgilerine hazır sahip olmaları, İl Temsilcileri ile sıcak iletişim içinde olmaları sayesinde neredeyse herkesten imza almış, bize dönecek yer bırakmamışlar. Aynı performansı, seçim günü çizecekleri dört yıl portresinde ve ola ki kazanırlarsa, yönetimde de görmek isterim.
İmza konusunda vahim örnekler de var maalesef. Voleybol federasyonu seçimine giden eski başkan 115 imza ile seçime gidip 100-81 kaybetti. Bakalım bizimkilerden eksilme olacak mı, olursa kaç tane olacak. Ben en azından elimdeki teslim edilmemiş mükerrer imzalardan bir tahminde bulunabiliyorum. Tabii bir de, “ne gerek var mükerrer imzaya, sözümüz sözdür” diyenler de var.

S.E: Uzun süreler Türk satrancına hizmet etmiş fakat bir şekilde küstürülmüş ya da uzaklaştırılmış kalabalık bir grup var. Sizi desteklemeseler bile bu kişileri kazanmayı düşünüyor musunuz?

C.K: Web sitemizde Yönetim Anlayışımız başlığı altında ilan ettiğimiz bir cümle var: “İyi niyetli, gayretli ve dürüst olan herkes bizim çalışma arkadaşımızdır. Bizi sevmesi veya bizim onu sevmemiz gerekmez“ Herkesi kapsayıcı olma tavrında olacağız, federasyon makamları bizim babamızın malı değil, bir oturup 30 yıl kalkmayız gibi bir niyetimiz yok. Bayrağı alıp, bir sonraki koşucuya devredeceğiz. Farklı fikirleri, tavırları beğenmeyebiliriz, beraber çalışamayabiliriz de ama ezme, yok sayma hakkımız yok.

S.E: Milli takımda yer bulmayan ancak listelerde en üst sırada yer alan sporcular, özellikle de ATALIK ailesi hakkında fikriniz nedir? Seçilirseniz her ikisiyle ya da birisiyle çalışmayı düşünüyor musunuz?
GM Suat Atalık kendi imkanlarıyla büyük usta olmuştur. Kendisinin satranç gücünden ve başarılarından dolayı tabi ki takdir edip, gurur duyuyoruz. Ancak Türk oyuncuların büyük bir kısmıyla konuşmadığı iddiaları da mevcut. GM Atalık’ı takımla nasıl kaynaştıracaksınız?

C.K: Aileden ziyade, iki güçlü sporcudan bahsetmek lazım. Her ikisi de A Milli takımların bir numarası olmayı hak ediyorlar. Onların oynaması federasyon için ihtiyaçtır.
Satranç ustası masanın başına oturunca ne federasyon başkanını görür, ne de yan masada oturan diğer oyuncuları. Kimse kimseyle kaynaşmak, beraber piknik yapmak, aynı odada muhabbet etmek zorunda değildir. Herkes görevini yapar ve saygı dairesinde davranırsa problem olmaz.

S.E: Bildiğiniz gibi son mali genel kurulda yönetimin ibra edilmediğine yönelik bir mahkeme kararı var. Bu karar temelde karar nisabına dayandığı için Yargıtay tarafından onanması muhtemel. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yargıtay’dan karar çıkar ve kesinleşirse 2008 – 2010 döneminde görev yapan yönetim kurulu üyelerinin durumu sizce ne olur?

C.K: Çok problematik bir durum, aynı dönemi yeniden bu genel kurulun ibra oylamasına sunuyorlar. O genel kurulun üyesi olup, bu genel kurulda üye olmayan benim gibi onlarca insan var. Orada ibra olmayıp, burada ibra olursa bize de söz düşer diye düşünüyorum. Kendi başımıza içinden çıkamayız, mahkeme kararlarına ve bakanlık talimatlarına uyulacaktır.

S.E: Özellikle yaş grupları turnuvaları hep 5 yıldızlı otellerde yapıldı. “Satranç zengin sporu haline geldi” diyenler var. Siz bu imajı yıkmak için bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?

C.K: Bu oteller aslında gayet ekonomik fiyatlara alınıyor ama mali olarak iyi yönetilmeyen federasyonumuz üzerine büyük fark koyarak satranççılara satıyor. Aynı otele gelip de kalmak isteyenler arasında satranç bilmeyenler ödüllendiriliyor Smile Bu kara mizahı kaldıracağız, özellikle çocuk sırtından kar elde edilip başka işlere harcanmasını bir baba olarak yanlış buluyorum.

S.E: Şu ana kadar adaylıklarını açıklayan iki isimden birisisiniz. Diğer adayla uzlaşarak ve beraber liste oluşturarak seçime gitmeyi hiç düşündünüz mü? Her iki adayın da yanında çok değerli satranççıların olduğunu biliyoruz. Böyle bir uzlaşma Türkiye Satrancına büyük bir katkı sağlamaz mı? Böyle bir demokratik yaklaşımı başlatmak, çağrıcısı olmak sizce seçim sonuçlarından daha önemli değil midir?

C.K: Elbette olurdu. Bizim ekipten Menderes Çoban sizin forum sayfalarında böyle bir çağrı yaptı ama kabul görmedi. Ben de barış çubuğu uzattım, iyi karşılandım ama kesin bir yanıt alamadım.
Karşı ekipte “Davul Gülkız Tulay’a, tokmak Yazıcı’ya” şeklinde bir format görünüyor. Daha baştan problemli bir kurgu. Bu kurgu olmasaydı, bu ekip de muhalefete açılır, bir birleşme yaşanabilirdi.

S.E: Özgür Satranç Forumu takip ediyor musunuz? Forumumuz hakkında ne düşünüyorsunuz?

C.K: Başladığından beri takip ederim. İhtiyaçtır, adı gibi özgür kalmaya devam etmeli.

S.E: Söyleşi için teşekkür eder, size seçimde başarılar dilerim. Son olarak camiamıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz?

C.K: Biz var olanı idare etmeye, ıslah etmeye gelmiyoruz. Biz tanzimatçı, ıslahatçı, meşrutiyetçi değil, cumhuriyetçiyiz. Tarihten bu dersleri almış durumdayız. Yeniden yapılanmaya, eşitlik ve saygı içinde bir düzen kurmaya geliyoruz. Kronikleşmiş sorunlar başka türlü çözülmez. Aynı kişilerle, aynı patikalarda yürüyerek, belki bu sefer diyerek başarıya ulaşamayız.

[/i]

Bu yazıyı paylaşın: